28 Nisan 2010 Çarşamba

Çocuklarda disiplin oluşturma

Disiplin ; çocuğunuzun kendi sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini ona göstermektir. Bu çocuğunuz için bir sosyalleşme sürecidir. Okulda arkadaşlarına vuran, yemek masasında kurallara uymayan, durmasını istediğinizde durmayan , oyuncaklarını kıran, size birçok konuda uyum sağlamakta zorlanan çocuğunuz için disiplini yerleştirmek çok da zor değildir.



Bir davranışı ya da kuralı çocuğunuza benimsetmek ve yaşam boyu uygulamasını sağlamak için; öncelikle ona doğru bir model olmalısınız. Akşam yemeğinde ıspanağı yemeyen babayı gören çocuğunuzun yemek seçmesi beklenen bir sonuçtur. Bu durumda ona yemek kuralları ve beslenme ile ilgili gerekli disiplini yerleştiremezsiniz. Kurallar; çocuğunuzun yaşına uygun bir şekilde ve anlayabileceği bir dilde anlatılmalıdır. Neden bu kuralların koyulduğu , bu kurallara uyduğunda neler kazanacağı ve uymadığında neler kaybedebileceği ile ilgili bilgiler anne – baba tarafından açıklanmalıdır. Bu açıklamalar için ; tüm aile üyelerinin bulunabileceği bir toplantı saati ve evde bir köşe belirleyin. ( mutfak masası, Ali’ nin odası vb. ) Toplantı esnasında yiyecek ve içecek ikramının yapılması çocuğunuzu mutlu edecek ve bu olayın ciddiyetini algılamasını kolaylaştıracaktır. Gerekli açıklamalar yapıldıktan sonra , çocuğunuza güvendiğinizi ve bu davranışı yapabileceğine inandığınızı söylemeyi unutmayın. Evde ya da yaşamda sizin de uymanız gereken kurallardan bahsedin. Kurala uyulmadığında çocuğunuzun karşılaşabileceği durumları kendisine ifade edin ve bu söylediklerinizde KARARLI ( şifremiz = kararlılık ) olduğunuzu ona hissettirin. Her ne olursa olsun bu kararınızdan vazgeçmeyeceğinizi ona göstermelisiniz. Bazen yapılan konuşma sonrasında karşılıklı yazılı bir form ve imzalar çocuklar için daha motive edici olabilir.





Beklenen davranış gerçekleşmediğinde yani koymuş olduğunuz kurallar uygulanmadığında öncelikle sakin olun ( sinirlenmeyin, bağırmayın, eleştirmeyin ) ve kararlı ifadenizi devam ettirin. Başlangıçta söylemiş olduğunuz sonuçları uygulayın. Eğer çocuğunuz beklenilen davranışı gösterdiyse öncelikle bundan çok mutlu olduğunuzu ( manevi ödül ) ifade edin. “ Bu davranışın beni çok mutlu etti. ”,“Yemeğini bitirdiğin için çok mutlu oldum.”, “ Misafirliğe gittiğimizde arkadaşlarınla hiç kavga etmedin, onlarla çok güzel oyun oynadın ben de anneleriyle sohbet ettim, bunu yapabileceğine inanıyordum, aferin.” Gibi. Çocuklarınıza sık olmamakla birlikte maddi ödüller de sunabilirsiniz. Fakat istediğimiz özellikle doğal ihtiyaçlar ( beslenme, uyku vb) ve sosyal kurallarda çok fazla maddi ödüller sunulmaması çünkü çocuğunuzun bu davranışı yapılması gereken bir davranış olarak öğrenmesi gerekmektedir. Bir şey elde etmek için bir davranışı göstermek anlayışı çocuğunuzun disiplin eğitimi ve psikososyal gelişimi için çok da yararlı değildir. Bu nedenle maddi ödüller sunulurken sıklığına dikkat edilmesi gerekir.





Disiplin oluşturulmaya çalışılırken uygulanan ceza davranışları çok önemlidir. Cezanın çocuğunuzun psikolojisine ve onunla kurduğunuz ilişkiye zarar vermeyecek nitelikte olmalıdır. Ceza da amaç ;çocuğunuzun farkındalığını arttırmak ve ona iç görü kazandırmaktır. Yapılan yanlış davranış sonrasında ondan yaptığı davranışı düşünmesini isteyin ve evde bir düşünme köşesi belirleyin. ( bu köşeye birlikte eğlenceli bir isim takabilirsiniz, bazen siz de yanış davrandığınızda bu köşeye gidebilirsiniz) Verilen ceza çok uzun süreli olmamalı ve yapılan davranıştan hemen sonra uygulanmalıdır. Süre olarak üç yaş için üç dakika, dört yaş için dört dakika , beş yaş için beş dakika, 6 yaş için yine 5 dakika olarak belirlenmelidir. Sürenin uzun olması çocuğunuzun davranışı ile ceza arasında bağlantı kurmasını engelleyecek ve ceza amacına ulaşmayacaktır. Ceza amacına uygun olarak verilmelidir. Örneğin; oyuncaklarını toplamadığı için hafta sonu gidilecek bir geziden tamamen mahrum bırakılması çocuğunuzu çok mutsuz edecek ve sizden uzaklaşmasını sağlayarak bundan sonra koyacağınız kurallarda uyumsuzluğunu arttıracaktır
Kendi sınırlarını belirleyebilen ve kendi ihtiyaçları için yapılması gereken davranışları kazanabilen bir çocuk ileride kendine güvenen, sosyal ilişkileri kuvvetli bir birey olacaktır. Bu nedenle okul öncesi dönemlerde bu davranışın kazandırılması çok önemlidir.
PSİKOLOG EDA GÖKDUMAN

Çocuklar ve ölüm kavramı

Sevdiğimiz bir kişinin ölümüne dayanmak biz yetişkinler için çok zorken bir çocuğun bunu kabul etmesi ve yaşaması çok daha zorlayıcıdır. Ölümün algılanması çocuğun yaşına oranla göstermiş olduğu zihinsel gelişimle bağlantılıdır. Ölüm kavramını her yaşta farklı bir şekilde algılamaktadır. Örneğin; 3 Yaşından önceki dönemde çocuğun ölümü anlaması mümkün değildir. Bu nedenle de ölümü ilerleyen yaşlara oranla daha az korkutucu bulurlar. Burada kaybedilen çocuğun ebeveynlerinden biri ise onun yokluğundan kaynaklanan sıkıntılar yaşanacaktır. Ve tabi bu yaşlarda da çocuğa söz konusu kişinin öldüğünün söylenmesi gerekecektir. 4-5 yaşlarında bir çocuk ise bir yakınını kaybetmekten ve ölüm kavramından korkabilecek zihinsel gelişime sahiptir. Bu dönemde sık sık şu sorular yöneltilir:



“ Artık geri dönsün!’’ “Ne zaman gelecek?’’

Çünkü ölümü geri dönüşü mümkün olan bir süreç olarak görürler. 5 yaşından itibaren ise ölümün geri dönüşü olmayan bir olay olduğunu anlamaya başlarlar. 6-7 yaşlarında ölüm hastalıkla ve yaşlılıkla ilgili olarak algılanmaya başlar. Ancak genelde 10-12 yaşlarında ölümün yaşamın sonu olduğu, geri dönüşün olmadığı algılanmaya başlar.





ÖLÜM HABERİ ÇOCUĞA NASIL VERİLMELİ?

Ölüm kişi için travmatik bir olay olduğu kadar doğal da bir olaydır. Çocuğa ölümün kötü bir olay olmadığını, doğal bir süreç olduğunu onun anlayabileceği bir dilde anlatmalıyız. Örneğin; bir çiçeğin büyümesi, yeşillenmesi, sararması ve solmasını ölümü zihinsel açıdan sembolize ederek anlatmanız korkmasını engelleyecektir ya da bir hikaye anlatabilirsiniz. “Bir anne kuş ile çocuk kuş birlikte geziyorlarmış. Bir gün anne kuşun kanadı bir ağacın dalına takılmış o günden sonra anne kuş bulutların üzerinden çocuk kuşu izlemeye devam etmiş, her yaptığını oradan görebiliyormuş. ….” gibi hikayeleştirin , daha sonra yaşadığı olayla bu anlatılan hikayeyi birleştirerek anlatabilirsiniz. Kendisini daha iyi hissetmesini ve daha iyi anlamasını sağlayabilirsiniz.

Cenazenin bulunduğu ortama sokulmaması gerekir. Bu zor dönemi yaşayan kişilerin aşırı ağlamaları, kendini yerden yere atmaları çocuk tarafından görülmemesi gereken sahnelerdir.

Çocuğun yanında hiçbir şey yokmuş gibi davranmamak da gerekir. Ölüm haberi çocuğa çok sevdiği , güvendiği bir kişi tarafından verilebilir. Ölen kişinin hasta olduğu ve hastanede yattığı ve doktorların ona yardımcı olmaya, onu iyileştirmeye çalıştığı söylenerek sürece hazırlanmaya çalışılır. Bu konuda çocuğun çevresindeki herkesten aynı şeyi duyması çok önemlidir. Çevredeki diğer kişilerin konuşmalarına tanık olması güvenini yıkabilir ve korkmasına neden olabilir. Onun bazı şeylere tek başına tanık olması kafasında oluşabilecek sorulara cevap bulamamasını sağlayabilir bu da travmatik bir durum ortaya çıkarabilir. Bu nedenle yanında sürekli olarak sorularına cevap verecek bir kişi bulunmalıdır.

Ölüm haberi verilen bir çocuğun tüm tepkilerinin izlenmesi gerekmektedir. Ölüme karşı verilen tepki her çocukta farklı olabilir. Yapmış olduğu davranışları olağan karşılayın ve sormuş olduğu tüm soruları cevaplayın , soruları karşısında endişelenmeyin, sakin bir tonda cevaplar verin. Endişenizi hissetmesi kendisini güvende hissetmemesine ve kötü bir şeyler olduğunu düşünmesine neden olacaktır. Duygularını istediği şekilde ifade etmesine izin verin, mümkün olduğunca konuşmasını sağlayın fakat konuşması konusunda baskı yapmayın.

Çocukların cenaze ortamlarına sokulmaması gerektiğini ifade etmiştim fakat bu durumlarda çocuğun hiç tanımadığı, tamamen yabancı olduğu bir ortama gönderilmesi de doğru değildir. Yanında kendisini iyi hissedebileceği, tanıdıklarının olduğu bir ortamda olması onu rahatlatacaktır.

Ölünün yüzünü göstermek de çocuk için travmatik bir olaydır ve asla yapılmaması gerekir .Ölen kişinin derin bir uykuya daldığı, toprak olup yok olduğu gibi kavramlar kullanmak doğru değildir. Ölümü somutlaştırarak anlatmak çok daha rahatlatıcı ve açıklayıcı olacak çocuk ölümü kendi zihninde anlamlandırabilecektir. Bu tür mesajlar çocuklarda uykuya, toprağa fobi geliştirmesine neden olabilir . Çocuklarda yaşanan yas sürecinde altını ıslatma, kekemelik, tırnak yeme, saldırganlık, hırçınlık gibi uyum ve davranış bozuklukları, kabuslar, gece korkuları, korkular, uykusuzluk,yeme problemleri, karın ya da baş ağrısı , okul başarısızlığı, içe kapanma gibi sorunlar görülebilir. Bu durumlarda bir uzmandan destek almak gerekir.

Ölüm sebebi ile çocuğa aşırı koruyucu bir tutum sergilemek doğru olmayacaktır. Her şey eskisi gibi devam etmeli çocuğun yaşamında birden büyük değişiklikleri yapılmamalıdır ( ev ya da şehir değiştirmek vb.) Çocuğun yaşamına zevk alabileceği aktivitelerin eklenmesi süreci daha sağlıklı atlatmasına neden olacaktır. Ölen, çocuğun ebeveyni ise ebeveynin rolünü üstlenebilecek amca, teyze bu rolü üstlenmeye yavaş yavaş başlamalıdır.
PSİKOLOG EDA GÖKDUMAN



2 yaş çocuğunun gelişimi

Fiziksel gelişim




Çocuk ayağının tümünü kullanarak sağlam adımlarla güvenlik içinde koşar, kolaylıkla durup yine koşmaya başlayabilir ve engellerden sakınır.

Dengesini yitirmeden çömelebilir ve ellerini kullanmadan yeniden ayağa kalkabilir. Sürekli hareket halindedir. Koşar, bir yerlere tırmanır.

Kendi başına parmaklığa veya duvara tutunarak merdivenleri çıkabilir ve inebilir. Ancak adım atarken ayak değiştirerek değil, dengeyi sağlamak için her basamakta iki ayağını biraraya getirerek inip çıkabilir.

Parmak ucunda yürüyebilir.

Çocuk bu dönemde dışkılama ve işeme kasları üzerinde egemenlik kurar.

Üç tekerlekli bisiklete oturur, ama pedalları kullanamaz. Bisikleti, ayaklarıyla yeri iterek ileri yürütür.

Büyük düğmeleri ilikleyip çözebilir.

Kalemi genellikle daha sık kullandığı eliyle, başparmağı ile iki parmağını kullanarak ucuna epeyce yakın bir yerden tutar.

Kendiliğinden, hem dairesel hem de ileri geri karalamalar yapar ve küçüklü büyüklü noktalar çizer.



Zihinsel gelişim



9. aydan itibaren, nesnelerin sürekli olduğunu ve önünden kaldırılsa bile var olmaya devam ettiklerini anlayan çocuk, 2. yaşla birlikte bu nesneyi bir süreçle temsil etmeye, yani sembolize etmeye başlar. Bu da kavrama ve dil gelişiminin başlangıcını oluşturur.

2 yaşın sonunda 3-5 kelimelik cümleler kurabilir. Kullandığı kelimelerden çok daha fazlasını anlar.

Çocuklar büyüdükçe, yaşlarına özgü belirli bir takım düşünce biçimleri sergilerler. Örneğin sandalyeye çarpınca sandalyeden özür dilemesi gibi… Buna animizm (cansız nesnelere yaşamsal ögeler yükleme eğilimi) adı verilir.

Anlaşılmazsa hayal kırıklığına uğrar.

İşlem öncesi evredeki bu çocuklar, dış dünyayı, kendi "ben-merkezli" bakış açılarından algılarlar, başka birinin açısından göremezler.



Duygusal ve sosyal gelişim



Yaşamanın 2. yılındaki hızlı gelişim, çocuğu birçok açıdan bağımsız hale getirir. Heyecanlarını göstermeye, kendisini özerk bir varlık olarak tanımaya başlar. Kendisini kanıtlamaya çalışır.

2 yaş çocuğu yetişkinlerle birlikte basit faaliyetlerde bulunabilir. Böylece edilgen bir eleman olmaktan kurtulup, aile faaliyetlerine katılan ve sosyal ilişkiler kuran etkin bir üyeye dönüşür.

Kardeşleriyle daha çok ilgilenmeye başlar.

2 yaş çocuğunun tüm beceri, yetenek ve eğilimlerini güçlü olma ve bağımsızlık duyguları büyük ölçüde etkiler.

Bir takım davranış türlerinin belirli ortamlarda uygulanması gereğini öğrenmeye başlarlar.

Çocuğun kakasını ve çişini tutabilmesi ve uygun bir yere yapması çocuğun yakın çevresinden büyük ilgi görür ve ödüllendirilir. Böylece çocuk toplumun, iyi, kötü, doğru, yanlış ve ayıp gibi yargılarıyla karşılaşır.

Çocuğun dışkılama ve işeme üzerinde denetim sahibi olması, seçim yapabilme duygusunun gelişmesine yol açar. Özerklik duygusu gelişmezse başkaları tarafından denetlenme, kararsızlık, kuşku ve utanç duygularının temelleri atılır.

Tuvalet eğitiminde çocuğun davranışı ailenin tavır ve tutumları sonucu gelişir veya gelişmez. Tuvalet eğitimi konusunda çocuğu zorlamamak gerekir. Bu çocukta korku, endişe ve utanç uyandırır.

Aşırı duygulanma, yorgunluk ya da korku durumlarında anneye/babaya sıkıca sarılır.

Engellendiğinde karşı çıkar ve söz dinlemez.

Sahip olduğu şeyleri kararlılıkla korur.

Paylaşmayı bilmez, herşeyin kendisine ait olduğunu zanneder.

İsteklerini erteleme veya duruma göre değiştirme anlayışı yeterince gelişmemiştir.

Kolayca kızar, sabırsızdır, öfkelenince ağlar.

2 yaşına kadar yalnız oynanan oyun, bu yaştan sonra arkadaş ilişkilerinin başlamasıyla taklit, birbirini seyretme ve birbirinin oyuncağını alma şekline dönüşür. Oyunlar işbirliğine dayanmayan paralel oyunlardır.

Çocuk bu dönemde benmerkezcidir. Herkesin kendisi gibi düşündüğünü ya da hissettiğini sanır. Empati geliştiremez.

2 buçuk yaş itibariyle çocukta olumsuz, kararsız ve isyankâr bir tutum oluşur. Bu evrenin ebeveynlerin tutumu nedeniyle sağlıklı bir şekilde atlatılamaması durumunda çocukta ileriki yıllarda saplantı, aşırı gerginlik ve inatçılık huyları yerleşir.



Algısal Gelişim



Resimli kitaplardan çok hoşlanır; en çok beğendiği resimlerde ince ayrıntılara dikkat eder.

Fotoğraf bir kez gösterildikten sonra, tanıdığı yetişkinleri fotoğrafta ayırt edebilir ancak genelde kendisini tanıyamaz.

Ancak 2 buçuk yaşından itibaren fotoğraflarda kendisini tanıyabilir.

Kendisiyle konuşulduğunda ilgiyle dinler.

TV karşısında saatler geçirmesine izin vermeyin, yaşına uygun bir programı seyrederken de yanında olun.



Dil gelişimi



2 yaş çocuğunun konuşması yabancılarca bile kolay anlaşılabilir ancak hala pek çok çocuksu öğe içerir.

Sözcük dağarcığı hızla gelişmektedir.

İki sözcüklü cümleler kurabilir.

Sık sık "Kim?" ve "Niçin?" sorularını sorar.

En zor kavrayabildiği sözcükler kendi ile ilgili zamirlerin yerinde kullanılmasıdır.

Yoğun duygulanıma yol açan durumlarda kekeleme oldukça yaygın ama geçicidir.

Tuvalet gereksinmesini uygun zaman ve yerde dile getirip önceden haber verebilir.

2 buçuk yaşından itibaren kelime dağarcığı 200 ya da daha fazla sözcüğe ulaşır. Beni, bana, ben ve sen zamirlerini doğru olarak kullanabilir.



Disiplin



2 yaş çocuğu sürekli ' hayır ' diyen, sizi reddeden, sınırlarını test eden bir çocuktur. Ne kadar sinir bozucu olsa da, bu gelişimin normal bir parçasıdır. Makul kurallar koyun ve bunlara uymasını kararlılıkla isteyin.

Sorun çıkmadan önce tedbir alın. Çocuğun zarar vereceği veya kendisinin zarar göreceği eşyaları ortadan kaldırın. Böylece sürekli ' Ona dokunma ' demek zorunda kalmazsınız.

Uygun olmayan bir davranış saptadığınızda, hemen başka bir eşya veya oyuncakla dikkatini dağıtın.

Eğer bir kurala uymazsa, bir açıklama yapın ve 1-2 dakikalığına onu sakin bir köşede oturtun ( Mola verin ). Bu mola süresi her yaş için 1 dakika olarak uygulanabilir.

Yerine getiremeyeceğiniz boş tehditlerle onu korkutmayın.

İyi davranışı takdir edin.



Güvenlik



Çocuğun yanında sigara içmeyin, içilmesine izin vermeyin.

Kibrit ve çakmakları, sıcak alet ve cihazları uzak tutun.

Arabada mutlaka yaş ve kilosuna uygun koltuk kullanın. Emniyet kemerinizi bağlayarak iyi bir örnek oluşturun. Çocuğu arabada asla yalnız bırakmayın.

Araç trafiği olan yollarda gözünüzü ondan ayırmayın, böyle yerlerin yakınında oynamasına izin vermeyin. Kaçan topunun ardına düşen bir çocuk, etraftaki arabaları farketmeyecektir!

Düşmesini önlemek için mobilya üstüne tırmanmamasını öğretin.

Bütün ilaçları, temizlik malzemelerini kilit altında tutun.

Yiyecek içecek kaplarında zehirli maddeler, temizlik malzemeleri saklamayın.